dün güneş üstüne doğdu
gelecekte batacak üstüne
hatırlanmayan bir anı
kalacak geçmişin gündüzünde
az önce bir çocuk geçti
ellerinde inciler boncuklar
döke saça gitti
bir anne seslendi arkasından
bir araya gelse Dünyanın tüm sevgileri
etmezdi bir seslenişin eşdeğeri
az önce birilerinden ödünç aldım
bilmediğin kelimelerin gizini
az önce bir çocuk geçti yan sokaktan
pencereye tünemiş nineler gördü
dolaşırken kalabalık sokaklarda
ne tuhaf kimse görmedi
nineyi, gözlerini ve yatıya gelmiş özlemi
o yaşta çocuklar kuş görür
İstanbul’da ise kedi görür pencere önlerinde
kırışmış, eskimiş gözlerin sesini duymaz
o yaşta çocuklar miyavlamalara kanar
iki cik cik peşine dünyayı arşınlar
duvarlardan sarkan iki salkım üzüm
ulaşmak için birbirlerini kovalar
zamanın çocukları değil eskinin çocukları
sokakların isimsiz efendileri
kaldırımların yegane sultanları
kendi evlerinin padişahları
duvarların ardındaki dere beyleri
bahçe kapılarının külhanbeyleri
köşebaşlarının hanları
ağaç dallarının hakanları
salıncakların kadim hükümdarları
misketler imparatorluğunda birer şehzade her biri
bisiklet diyarlarının asil lordları
az önce bir çocuk geçti
yüreğinde kainatın hepsi
dimağında sınırsız ülkeler
telsiz sınırlar
dikensiz teller
zararsız dikenler
elinde tuttuğu garip alet
bir terazi ki ederi adalet
bir de oldu mu cesaret
var sen o zaman hayal et
“az önce bir çocuk geçti
yüreğinde kainatın hepsi” 🙂
BeğenLiked by 1 kişi